Programcımız Ceyhan Usanmaz, John Biguenet'ın "Sessizlik" kitabını inceledi.
İlk sıralarda enformasyon olmak üzere, çeşitli kontrolsüz "bombardımanlar" altında bulunduğumuz bugünlerde, yeni yılla birlikte, bir adım daha ilerledik içinde bulunduğumuz çağda. Maruz kaldığımız sesler çeşitleniyor ve giderek artıyor... Bir Norveçli bile sessizlik peşindeyse, bizim burada oturup iki kere düşünmemiz gerek sanırım! "Yürüyerek, tırmanarak veya yelkenleri açarak dünyadan uzaklaşamıyorsam eğer, onu tamamıyla dışarıda bırakmayı öğrendim." (Erling Kagge, Gürültü Çağında Sessizlik, çev. Nezihat Bakar-Langeland, Alfa Yayınları, 2020)
Erling Kagge gibi bir kâşif, Antarktika sessizliğini deneyimleme şansı bulabiliyor elbette; peki biz, pek maceraperest olmayanlar ne yapabilir? Hatta öncesinde, belki de John Biguenet'in kitabına başladığı soruyla başlamalıyız; "Sessizlik nedir?"
Sessizlikten tam olarak ne kastettiğimiz önemli, nasıl bir sessizlik peşinde olduğumuz; çünkü, "Dünyadaki en sessiz yer, Minnesota'daki Orfield Laboratuvarları'nın içinde bulunan yankı özelliğinden arındırılmış bir oda; öylesine gürültüsüz ki bugüne kadar kimse orada 45 dakikadan fazla kalmaya dayanamadı." İşte bu yüzden, diyor John Biguenet, aslında tamamen göstermelik, kaynağı belirsiz seslerle dolu bir sessizlik tercih sebebidir. Ses olsun diye televizyon açmak da bu kapsama girebilir belki; oysa normalde, böylesi bir konunun kötü karakterlerinden biridir televizyon!
‘Sessizlik nedir?’le başlayıp ‘Sessizliğin geleceği nedir?’le sonlandırdığı kitabında John Biguenet, kavrama olabildiğince farklı açılardan yaklaşmaya çalışıyor. Sınıfsal sessizlik, katıksız sessizlik, sahnedeki sessizlikler, okumanın sessizliği, istemli sessizliklerin yanı sıra ifade edilemeyen ve susturulan sesler gibi...
Künye
John Biguenet
Sessizlik
çev. Selçuk Aylar
İthaki Yayınları, 2021, 136 s.